Selam gençlik! Size çok iyi bir dizi olmasına rağmen oldukça geri planda kalmış, 8 bölümlük bir yapımdan bahsedeceğim. Konusu, oyunculuğu, özellikle ost'u... Yeme de yanında yat bir seriydi, ancak diğer meşhur BL'lerin yanında hiç parlayamayan sönük bir dizi olarak kaldı. Belki birazcık dram havasında olması, herkesin History dışında Taiwan'ın dizilerini pek bilmemesi ya da diziyi tam olarak pazarlayamamalarından kaynaklı bilemeyeceğim. Ama bir BL gurusu olarak (!) sizi yaprak misali savuracak mini dizimizden bahsetmek istiyorum.
Konu: Chen, annesinin ölümünü atlatamayan ve babasının mafya lideri olmasından hoşlanmayan çalışkan bir çocuktur. Birgün okullarına Wan adında bir çocuk transfer olur ve oda arkadaşı olurlar. Wan'ın bir sırrı vardır... gaydir. Çocukların arkadaşlığı ilerledikçe birbirlerine olan duyguları da değişmeye başlar. İkilinin arkadaşları, Chen'in babası ve hepsinden önemlisi içlerindeki karmaşa ile başa çıkmaları gerekir. (Kaynak : MyDramaList)
Chen, annesinin ölmesinden sonra babasının ona karşı olan baskıcı tavırlarına daha çok maruz kalıyor. Adam okulun müdürü ve kirli işlerin ardındaki isim. İleride oğlunun bir savcı olmasını ve adamı hep kanun önünde aklamasını isteyen biri. Chen şu güne kadar duygusal her şeyden uzak durmuş, kendi halinde, sadece derslerine odaklanan oldukça sıradan bir çocuk. Ancak okullarına gelen cana yakın ve sevimli Wan onu yavaş yavaş etkisi altına almaya başlıyor. Çocuğa olan duyguları tüm zorlukları aşmasını sağlayabilecek mi?
Wan ailesi olmadan yaşayan, sevecen ve hayat dolu bir gençtir. En büyük tutkusu fotoğraf çekmek ve yeni transfer olduğu bu okulda kendine bir manken ararken gözleri Chen'e ilişiyor ve diyor ki işte bu o. Oda arkadaşına karşı duyduğu hisler onu uzun süre boğsa da işleri oluruna bırakıyor. Ancak ikilinin birbirine karşı duyduğu bu hisler onları mutlu etmeye yetecek mi?
Buradan sonrası spoiler, dizinin kısaca anlatımı ve benim
görüşlerimi içerecektir. O yüzden spoiler yemek istemeyen kuşlarımı sevgiyle
kucaklayarak derhal okumayı bırakmalarını öneriyorum, demedi demeyin canlar ben
uyardım.
SPOİLER!!!
'Dünyada milyonlarca insan var. Kimi aynı zevklere sahip, kimi aynı giyinmeyi seviyor, kimi ise hemcinslerinden hoşlanıyor.'
Wan'ın gözleri yeni geldiği okulda etrafın fotoğrafını çekerken köşede kendi halinde oturmuş kitap okuyan çocuğu buluyor. Chen her ne kadar modelin olmak istemiyorum dese de Wan onu adım adım takip ediyor, ufak ufak fotoğraflarını çekiyor. Tam koşu yaparlarken şapşal çocuğun fotoğrafını çekeceğim diye düşüp kolunu kırıyor... Bir de akşamına oda arkadaşı olduklarını öğreniyorlar. Ve günlerimiz Wan'ın çocuğun peşinde dolanıp yavaş yavaş onu kendine açmasını sağlaması ile geçiyor. Chen çok içine kapanık biri, tüm sorunları kendi içinde hallediyor ve onun bu kapalı kutu halini çözse çözse Wan çözerdi zaten diyorum.
Bir gün Wan'a neden bu okula transfer olduğunu sorar Chen. Çocuk sadece gülümseyerek geçiştirir. Gerçekte ise ilk aşkı olan beden eğitimi öğretmeni ile yasak bir ilişkisi olmuştur, adam evlidir ve tüm bunlar duyulunca adamında onu görmezden gelmesi ile eski yaşantısını geride bırakmak için buraya gelir. Wan gerçekten çok naif ve iyi kalpli bir çocuk, adam onun bu toy hallerini kullanıp tabiri caizse bir paçavra gibi çocuğu bir köşeye atıyor ki aslında adamda ona karşı boş değil ama karısı eli maşalının teki ve adam herkesi karşısına alacak kadar cesur değil... Bir de Lan diye kızımız var, kendisi lisenin başından beri Chen'e aşık ama ne yaparsa yapsın çocuğun ilgisini çekmeyi başaramıyor. Bir gün Chen'e bir mektup yazarak ona olan duygularını itiraf ediyor ve çocuğa eğer sende aynı hissediyorsan beni ara telefondan diyor. Tüm gece bekleyen yavrumu arayan eden olmuyor, hatta Chen çoktan Wan'ın üzgün içine kapanık olan hallerini düşünmekten unutmuş bile kızın dediklerini. Wan ise beden hocası ve karısının kendi ile uğraşması ile meşgul. Çocukla dertleşmek isteyen Chen kendini okulun bahçesinde ders çalışırken, diğerini ise bira içerken buluyor. Çocuk hep çalışkan her an her yerde. 'Garipsin' diyor Wan ona 'Garipsin ama bu hoşuma gidiyor.' O an Chen'in dönüp ona şok olmuş gözlerle bakması... İşte burada yavaş yavaş birbirlerine düşmeye başlıyorlar, en azından farkına varıyorlar.
Her şey normal giderken bir gün hızını alamayan beden eğitimcinin karısı adam tutup Wan'ı dövdürmeye kalkıyor, tabii Wan'ı koruyan Chen onun gay olduğunu öğreniyor. 'Bana ihanet etmezsin değil mi?' Wan'ın ona karşı ilk sözleri bu oluyor ve Wan her şeyi çocuğa açıklayıp erkeklerden hoşlandığını itiraf ediyor.
'Yönelimimi ilk fark ettiğimde dehşete düşmüştüm ama o bana benim gibi başkaları da olduğunu gösterdi. Bunun doğal olduğunu.'
'Bir karısı var, yani kadınlardan hoşlanmıyor mu?' 'Belkide herkesin söyleyemediği zorluklar vardır.'
'Ne düşünüyorsun?' 'Sana imreniyorum. Ailen sana saygı duyuyor, babam olsa beni öldürürdü.'
Lan duygularına karşılık beklediği telefonu alamayınca çocuğun karşısına çıkıp yüz yüze konuşmayı dener ve reddedilir. Wan ise her şeyi bir köşeden duymuştur. Odaya geldiklerinde kızı neden kabul etmediğini sorar, aldığı cevap ise 'Sebebini biliyorsun' olur. Yüzünde güller açan Wan yine dobra kişiliğini konuşturur. 'Yani hala bir şansım var ha?'
Chen'in evinde müzik dinlerlerken bir anda ikili hissettiği çekime karşı koyamaz ve öpüşürler ve ne hikmetse Chen'in babası bunları basar. Yıllardır şu dizi de çocuklara ulu orta öpüşmemeyi, kapıları kitlemeyi öğretemedim gitti... Sonrası beklendiktir sanırım. Babası bu ilişkiye asla izin vermez, çocuğu evde eğitime başlatır ve Wan'ı görmesini yasaklar... Bu hapis hayatı o kadar berbat hale gelir ki ikili de kahrolduğunu hisseder ama ellerinden bir şey gelmez ve sonunda Wan ikisi içinde şehirden ayrılmaya karar verir.
'Sen ve ben balon gibiydik. Çok yükseklere de uçamadık, yeryüzünde de barınamadık. Yine de bir gün bu iki balonun gökyüzünden tekrar karşılacağına inanıyorum. Bugün senin doğum günün. Sana bu hayatı veren iki insana minnettarım. Beni tekrar aşka inandırdığın için teşekkür ederim. Bu kırmızı balonları görüyorsan giden sadece onlar değil, bizim beraber olan gençliğimiz de, iyi ki doğdun' - Wan'ın şehri terk etmeden önce çocuğa yazdığı mektuptan bir bölüm
Aradan yıllar geçer Chen bir yetişkindir, savcı olur. Babası ise Alzehimer hastası olmuştur ve adamın tek istediği oğlunun bir kadınla evlenip ona bir torun vermesidir. Chen bunu da yapar... Bir kızı olur.
Şimdi sizi aslında dizinin ilk bölümüne götüreceğim. Her şey bu ikilinin 13 yıl sonra tekrar bir fotoğraf çekimi için bir araya gelmesi ile başlıyor. Wan ünlü bir fotoğrafçı olmuş, nasıl sigara içileceğini bile öğrenmiş Chen'in deyimiyle... Wan 13 yıl oldu değil mi diyor, Chen 13 yıl 5 ay 6 gün diye cevap veriyor. İçim acıdı içim. Asla Wan'ı unutamayan çocuğun acısı sizi üzüyor, hem de derinden...
En çok üzüldüğüm karakter Chen'in karısı oldu. Yazık kadının o kabullenmişliği ve yenilmişliği içimi acıtmıştı. Chen'in evlendiklerinden beri kendine soğuk davranması ve hep kafasının başka yerlerde olması kadını çok rahatsız ediyor, o yüzden bir dedektif tutuyor onu takip etmesi için. Ancak bir sonuca ulaşamıyor adamın tek yaptığı evden iş, işten ev ve bazende eski lisesine gidip bir ağacın kenarına oturup saatlerce aynı yeri izlemek... Tabi ablamız bunun sebebini bilmediği için garipsiyor, halbu ki Chen her defasında Wan'ı düşünmek için gidiyor oraya...
Karısından boşanan Chen ve yıllarca onu bekleyen Wan sonunda birleşiyorlar. Ama arkalarında kırık kalpler, dağılmış hayaller ve boşa geçen 13 yıl bırakıyorlar... Bana en çok koyanda bu. O kadının ne günahı vardı? O çocuk ne yapacak? Bu çocuklar neden 13 yılını kaybetti... Bu işte toplumumuzda olan gerçekler. Etrafınızda kabullenmeyen ya da çevre baskısı yüzünden cinsel kimliğini saklayan ve sonrasında evlendikleri insanın hayallerini yıkan, onun ve çocuklarının hayatını kabusa dönüştüren çok insan var. En büyük korkularımdan biri böyle bir insan ile olmak. O yüzden diyorum ki normların canı cehenneme, bırakın herkes istediği gibi yaşasın. Kendi olsun. İstediği insanı sevsin. Siz kimseye söz geçiremezsiniz, bu sizin haddinize değil... Bırakın bu homofobikliği, empati kurun... Hassas noktam bu. İnsanlar kimse öyle mutlu olsun istiyorum.
NOT : Bahsetmek istediğim bir de yan bir karakter var aslında. Okulda feminen tavırları yüzünden dışlanan bir çocuk var. Okulda zorbalığa uğruyor, herkes ona nonoş diyor ve çocuğa eziyet ediyorlar. Çocuk defalarca okula şikayet ediyor ama kimsenin umurunda olmuyor. O da son çaresini intihar etmekte buluyor, kendini okulun en yüksek katından aşağı atıyor. Ölmüyor çocuk ama büyük bir yara alıyor hem bedenen hem de ruhen... Ama sonrasında daha kuvvetli olmayı öğreniyor, kimseyi dinlemiyor ve kendi olmaya başlıyor... O kadar anlamlı ve üzücü bir kare ki bu. Kimse bunu yaşamamalı.Asla! Unutmayın;
Hayata bir kere geliyorsunuz. İyi bir insan olun, kendiniz olun ve mutlu olun!
Bu şahane Ost'u kaçırmayın derim!
Puanım: 8/10.
Sevgiyle kalın.
Bir sonraki dizimizde görüşmek üzere.
İstediğiniz dizi varsa söyleyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder