15 Haziran 2020 Pazartesi

Grey Rainbow Thai 2016



Selam gençlik!! Bu sefer karşınıza getirdiğim yapım 4 bölümden oluşuyor. İzlediğim benim için en gerçekti Thai yapımı olmuş olabilir, yani sonunda birazcık 'oldu mu şimdi?' desem de çok güzeldi be...



Konu: Grey Rainbow, Nuer ve Porsche'nin aşkını anlatıyor bize. Nuer'in ailesi fil çiftliği işletmektedir, Porsche ise hukuk okumaktadır. Onlar üniversite arkadaşı, oda arkadaşı ve birbirlerine karşı olan duygularıyla savaşan iki gençtir.


Nuer, arkadaş canlısı, iyi niyetli, kıpır kıpır bir gençtir. Uzun süredir beraber olduğu kız arkadaşı vardır. Kızı hiç kırmadan arkasında gölge gibi onu takip etmektedir. En yakın ve oda arkadaşı Porsche ile sessiz sedasız geçen günleri ona huzur vermektedir. Çocuğun sessiz yapısı onu da hayatındaki sorunlardan bir bir uzaklaştırır, çocuğun gözlerinde aradığı huzur ona el sallamaya devam eder. Çocuğun gülümsemesine, sarılmasına, gözlerindeki ışıltıya... Her şeye bağımlıdır. Ne de olsa en yakın arkadaşıdır değil mi?


Porsche ise kendi halinde, sessiz, ciddi ama Nuer için her şeyden vazgeçmeye hazır bir gençtir. Ailesinin küçüklüğünden beri ona çizdiği yolda ilerlemiş ve onları mutlu etmek için kendini arama fikrinden hep uzak durmuştur. Hayat felsefesi başkalarını mutlu etmek üzerine kurulu bu oğlanın en büyük zaafı Nuer'dir. Çocuğa karşı duyduğu ve içinde fırtınalar kopartan aşkı çok uzun zamandır saklamaktadır. Onu hep uzaktan izleyen Porsche için hala bir şans var mı?



Buradan sonrası spoiler ve benim görüşlerimi içerecektir. O yüzden spoiler yemek istemeyen kuşlarımı sevgiyle kucaklayarak derhal okumayı bırakmalarını öneriyorum, demedi demeyin canlar ben uyardım.


SPOİLER!!!




Öncelikle ağır bir havası olduğunu söylemek isterim dizinin, yani kuşlar böcekler ne kadar güzel her şey havasında değildi hiçbir zaman. Ağır dram var, zorlukları bir bir yenen, kendileri ile savaşan ve sonunda kadere yenilen iki gencin hikayesi... Önyargıların olduğu bu dünyada olayları gerçekçi ele almışlar. 

'Dünyanın kuralı bir kadın ve erkeğin bir araya gelip nesli devam ettirmesi. Peki ya iki adam dünyanın bu kuralına baş kaldırır ve biz birbirimizi seviyoruz derse? Kabul edilmişin dışındaki bu iki adamı nasıl yargılarlar?'


Nuer ve Porsche birbirine çok değer veren iki arkadaş, sırlarını sonsuza kadar koruyan iki sırdaş, korumak için gözlerini kırpmadan ateşe atlayacak iki yoldaştı. Nuer'in hayatı en yakın arkadaşı, kız arkadaşı ve okulu arasında mekik dokumakla geçiyor. Oldukça sıradan bir hayat. Posrche ise sessiz ve her şey yolunda gibi davransa da  içten içe sorunlarla mücadele ediyor. LGBT hakları ile ilgili bir çalışma hazırlaması gerekiyor ki bu onun için hem yüzleşmesi zor bir problem hem de uzun zamandır içini kemiren bir dert. Çalışması için trans, gay , lezbiyen yani her bir LGBT üyesi ile röpörtajlar yapıyor; onların durumunu, insanların davranışları ve tutumlarını, bu hayattan gerçekten mutlu olup olmadıklarını soruyor ve aldığı cevaplar hiç hoşuna gitmiyor. İçindeki farklı olma korkusu daha da alevlenirken akşam odaya geldiğinde Nuer'i görmesi içindeki korkuyu daha da alevlendiriyor. Birde arkadaşı Ice ona *Filofobi* tanısı koyuyor, yani aşık olmaktan korkma hastalığı. Çocuğum büyük bir çıkmazın içinde anlayacağınız.


Bir gece ıssız bir caddede gay biri tarafından tacize uğrayan Porsche daha içine kapanık ve hisleriyle savaşan biri haline geliyor. Daha az yiyor, daha az konuşuyor ve artık hiç gülmüyor... Onun bu hali Nuer'in içinde büyük bir yangına sebep oluyor, çocuğun üzgün bakışları onu her dakika öldürüyor. Ve bunların sebebini öğrenince taciz eden adamı okulda bir güzel benzetiyor ve okuldan uzaklaştırma alıyor. Başta bunu en yakın arkadaşını koruma iç güdüsü diyorsunuz ama sonra aklınıza diğer tavırları geliyor. Her kız arkadaşı ile yemek yerken çocuğa da bir paket yaptırması, her an kıza ondan bahsetmesi, çocuğa karşı her zaman ılımlı ve farklı davranması... Nuer belki size kız arkadaşının peşinde dolanan biri gibi gözükebilir ama aslında içinde o da bir savaş veriyor. Asla kabul etmek istemediği ve kızı bir kalkan olarak kullandığı amansız ve sonunu asla kazanamayacağı bir savaş... Ve kız arkadaşı da bunun farkında aslında...


Ufak bir tatile çıkan ikiliye Nuer'in kız arkadaşı ve tiyatrodan rol arkadaşı oğlan da katılıyor. Sonra ise oğlan ile kızın alttan alta Nuer'i aldattığını öğreniyoruz. 'Başka bir adamı seven biriyle olamam ben!' diyerek ortaya bombayı atan hatun duygularıyla asla yüzleşmek istemeyen Nuer'i karmaşanın içine doğru itiyor. 


Porsche tüm bunların kızın yanlış anlaması olduğuna emin, Nuer'in kendi için bir şeyler hissetmesi düşüncesi çocuğa imkansız geliyor. Çocuk hala kızın onu affetmesinin derdinde ona aramızda öyle bir şey olmadığını ben anlatırım, seni yanlış anladı diyor. Nuer'in dedikleri ise manidar... ''Ya yanlış anlamadıysa?'' Porsche tam çocuk onu öpecekken durduruyor. 'Sadece normal olmak istiyorum, herkes gibi mutlu olmak...' diyor. Ah güzel bebeğim. Nuer ise onu öpmeden önce 'Biz farklı değiliz' diyor...


O günün sabahında bir tren ile dönüş yolundalar ve Porsche'nin kafası soru işaretleri ile dolu. '4 yıldır içimde tuttuklarım tek bir gece de ortaya serildi. Bundan sonra nasıl davranmalıyım? Onun ile biz artık neyiz? Kendime olan güvenimi kaybettim. Belki de Ice haklıdır, filofobiyimdir. Her şeyden korkuyorum, onu kaybetmekten korkuyorum.' Geri döndüklerinde Nuer ondan köşe bucak kaçmaya başlar, Porsche ise umutla onu beklemeye devam eder. 1 haftanın sonunda artık dayanamayan Porsche soluğu Nuer'in boks maçında rakibi olarak karşısına çıkmakta alır. Ve orta yolu bir şekilde bulurlar... En azından kendi duygularını kabullenip bir süre de olsa huzurun tadını çıkarırlar. Daha 2. bölümün sonundayız. İlk 2 bölüm hislerin keşfiyken diğer iki bölüm ise önyargılar, çevre ve aile ile savaş kısmını kapsıyor... Çocukların başı bir huzur yüzü görmüyor malesef...


Okul bittikten sonra ailesinin fil çiftliğinde yardıma giden Nuer'in ziyaretine Posrche geliyor. Nuer'in ailesi çocuğu çok seviyorlar, aileden biri gibi oluyor ancak bir gün birbirlerine yazdıkları bir notu bulan şaşkın hizmetçi Nuer'in annesinin ikisinin ilişkilerini öğrenmesine sebep oluyor. 'Birbirimizi seviyoruz.' diyerek ortamı terk ediyor Nuer, Posche çocuğum ise napsın boynu bükük kalkıyor ortamdan. Nuer'in ağlayarak annesine 'Bir erkeği seviyorum diye benden iğreniyor musun?' demesi içimi çok acıtmıştı. 'Artık başka kadını kandıramam, onların duygularıyla oynamak istemiyorum.' Anne oğul arasındaki kimya çok güzeldi, evet kadın yaralandı, oğlunun insanlardan gelecek tepkilere karşı üzüleceğini bildiği için bunu ona yaşatmak istemedi ama sonunda kabullendi o da. 


Hoşuma giden şu olmuştu. Budist tapınağına gidiyor ailesi, oğlumuzun acı çektiren  bir hastalığı var diye. Durumu anlayan adam 'sizin mi acı çektiğiniz yoksa onun mu?' demişti. 'Zorlukların altından siz nasıl kalktıysanız, o da yanındaki kişiden aldığı güç ile tüm sorunların üstünden gelecektir.' demişti. Vay ve dedim, millette ki din adamına bak... Neyse aileninde kabul etmesi ile birkaç gün güzel geçer, derken bu sefer Porsche'nin ailesi gelir ve yemeğin ortasında Porsche'de gay olduğunu söyler. Büyük kavgalar edilir. Porsche'nin ailesi oldukça kuralcı ve tutucu bir aile, çocuk o yüzden yıllarca kendini ve yaşadığı duyguları kabullenememiş. Annesi arkadasında duruyor ancak babası onu reddetme noktasına geliyor taa ki Nuer'in babası adamın fikirlerini değiştirene kadar.  Bir şekilde orta yolu buluyorlar...



 Yan çiftliğin oğlu bazı çekişme durumlarından dolayı bu ikisine kıl olmaktadır, ve bir gece topladığı adamlarla Porsche'yi sıkıştırıp çocuğu taciz etmeye kalkarlar. Kendince gay olduğunu düşündüğü bu çocuktan intikam alacak. Ne çirkin laflar ediyor ki kendisi taciz etmeye kalkarken ne oldu bilemiyorum... Neyse sinirlenmeyeceğim. İşler daha kötü hale gelmeden Nuer kurtarmaya geliyor çocuğumu ve herkesin önünde Porsche ile evleneceğini haykırıyor...Ki gerçekten de bunu yapmaya kalkıyorlar, ufak bir tören hazırlığı başlıyor. Ne hikmetse tüm bu hazırlıklar sırasında bir anda kucağında bir bebek ile eski kız arkadaşı kapılarına geliyor... Korkmayın çocuk Nuer'in değil. O aldattığı çocuk bunu hamile iken ortada bırakıp kaçmış, kız ise ciddi bir hastalığı olduğunu öğreniyor, gidecek yeri yok, mecburen Nuer'e sığınıyor... Kıza üzülmüştüm. Düğün töreni hazırlıkları yapılırken eski defterler açılıyor, Porsche'nin kendine güveni kızın yanında yine azalıyor... Kız düğüne son birkaç gün kala ölüyor. Ve Porsche-Nuer ikilisi çocuğu evlat edinmeye karar veriyorlar... 



Küçük kuzularımın hayalini kurduğu gün geliyor, evleniyorlar. Ki tam o anda benim hala gizemini çözemediğim, anlam veremediğim bir şey oluyor... Nuer'in gizli bir kalp hastalığı varmış ve çocuğum tam düğünün ortasında kalp krizi geçirip ölüyor... Yani güzelim diziyi böyle içimi hönkürte hönkürte bitiriyorlar malesef... Porsche hukuk alanında çalışmıyor ve tüm hayatını fil çiftliğinde çocuklarına bakarak ve çalışarak geçiriyor. Her gün oturduğu bankta ufku izlerken yanında Nuer'in olduğunu hissediyor ve onunla huzur buluyor...

THE END

Beni çok üzen bir seri olmuştu. Çekimler kaliteliydi, dolu zorlu yollardan geçip sonunda mutluğa elini uzatabilecek bir çiftlerdi. Ama o sondaki yersiz trajedi yaratma eseri beni dağıttı. Ne gerek vardı yani? Yapılan yorumları görün neler neler demişler, herkes bu *mutsuz* sondan çok rahatsız... Bence trajedi yapacaksan da güzel yap gizli kalp nedir... Neyse her şeye rağmen efsane diziydi. Anlamlıydı. Sıcacıktı. Sevgi doluydu. Tabii hepsi gereken dersi çıkarabilene...  

Sonda ki gereksiz gizli kalp sağolsun 1 puan keseceğim aslında vermek istediğim puandan, yoksa benim için 10 üzerinden 10du.

Puanım: 9/10.

Sevgiyle kalın.

Bir sonraki dizimizde görüşmek üzere.


İstediğiniz dizi varsa söyleyin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

I PROMISED YOU the MOON (Thai-2021)

Herkese merhaba! Uzun zaman oldu, herkesin keyifler iyi mi? Umarım iyidir, çünkü muhtemelen bu yazıyı okurken canınız sıkılacak ya da atlatt...