13 Haziran 2020 Cumartesi

Where Your Eyes Linger [First Korean BL Drama] 2020




Selam gençlik! İlk dizimiz olarak Where Your Eyes Linger'den bahedeceğim, beni şaşırtan bir seri oldu. Neden mi? Çünkü Güney Kore BL konusunda aşırı tutucu milletlerden, ancak son zamanlarda dizilerde sadece ima bazında da olsa bahsedilmeye ya da gay karakterler oynatılmaya başlandı. Moment of 18'de Moonbin'in karakteri ile başlayan şaşkınlığımızı Love with Flaws'ta In Ha'nın karakteri ile nirvanaya taşıdık. İzleyenler var mı diziyi aranızda bilmiyorum ama ikisi de gay karakterler. İlginizi çekmeyecek belki ama BL serisi olmasa da bu karakterlerden kısaca bahsedeceğim, belki dizilere bir şans verirsiniz. Spoiler olmasın diyenler koşun çocuklarım burayı atlayıp.



       
Moonbin'in karakteri dizi de naif kimseyi kıramayan, kendisinden hoşlanan bir kızla onu arkadaş gibi görse de kıramayıp(!) çıkan Oh Jae adlı karakteri canlandırıyor. Her şey gayet sıradan ilerlerken 13. bölümde biz şok!  Karakterimiz gay olduğunu itiraf ediyor, şansa bak ki bunu itiraf ederken her şeye burnunu sokmayı seven dedikoudu hatunun teki bunu tüm okula yayıyor, onu kollayan arkadaşları var ... Ama yine de aşk konusunda bahtsız olanlardan, olmasa şaşardık dediğinizi duyar gibiyim. Yavrum 2. oğlana aşık, o da uyuzun teki (ben seviyordum gerçi ama). Burada kalıplara ve idol imajına rağmen karakteri canlandıran Moonbin'e sevgilerimi iletiyorum helal olsun.

       

Diğer karakterimiz ise Love with Flaws'ta sevdiğim ve hala intihar ettiğine inanamadığım, kalbimi kıran Cha In Ha'nın canlandırdığı Won Suk. Wonsuk her gününü başkası ile geçiren playboy tarzında yakışıklımız kendine oldukça güvenen açık bir gay, bir barda çalışıyor. Kardeşine özel ders veren ve barda tanıştığı (oraya ait olmadığını her defasında çocuğun gözüne soksa da), insanlarla ilişkisi çok iyi olmayan çekingen ve 'closed gay' diyebileceğimiz kendi halinde oldukça sırandan(!) Ho Dol'a yavaş yavaş vurulunca onun için işler değişiyor. Sıcacık bir hikayeleri vardı. Öpüşmek yok, çok tensel temas yok ama hikayeleri sizi sıcacık yapıyor. Asıl içime oturansa dizideki karakterinin de intihar edecek olup Ho Dol sayesinde hayata tutunması.Kalbimi yine yaraladın In Ha...



Pekala eğer sizi sıktıysam özür dilerim sadece dizi camiasında son birkaç ayda beni şaşırtan ve sevindiren bu karakterlerden ve Kore'nin değişiminden bahsetmek istemiştim. Darısı Türkiye'ye. Ama anca avucumu yalarım... Hala Aşk 101'de alakası olmayan adamı gay karakter başlığı altında linç eden topluluktan beklentim yok. Asıl komik olan çocuğun yaptığı tek şey fındık yemek tanıtımda, cidden çok gayce... Uzatmıyorum, artık aparatifler bittiğine göre sıra ana yemekte! 8 bölümden oluşan 10'ar dakikalık, tadını damağınızda bırakıp neden bu uzun bir seri değil diye isyan edeceğiniz tatlış bir dizi. Konusu ile başlayalım.




       
Han Tae Joo 18 yaşında bir lise öğrencisidir. Ailesine ait işletme holdingi olan TB Grup’un ise tek varisidir. Disiplinli ebeveynleri onu 24 saat gözetim altında tutar bu yüzden özgürlüğü kısıtlanan Tae Joo baskı altında hissetmekten sıkılmıştır. En yakın arkadaşı ise Gang Gook’tur, o da 18 yaşında bir öğrencidir. Gang Gook güçlü ve olgun karaktere sahip birisidir ayrıca Tae Joo’nun korumasıdır. Hye Mi adında bir kız öğrenci liselerine transfer edildiğinde, iki çocukluk arkadaşı arasındaki romantik gerilimin artmasına neden olur. Bastırılmış duyguların ortaya çıkmasıyla birlikte mi olacaklardır yoksa Han Tae Joo ve Gang Gook ilişkisi platonik mi kalacaktır?

(Konu : Morfansub'dan alıntıdır. Kendilerini destekleyin! BL dünyasının Türkiyedeki nacizane destekçilerinden. Sevgiler olsun)



Karakterlerden kısaca bahsedersek soldaki yakışıklımız Gang Kook, Tae Joo'nun koruması ve en yakın arkadaşı.  Ağır başlı, sakin, tıpkı bir gölge gibi Tae Joo takip ediyor, bazen onu yaralasa da her an gözü üzerinde... Tae Joo ise sağdaki yakışıklımız. Çocuksu, çoğu şeyi dalgaya alan, Kook dışında pek kimseyi önemsemeyen zengin oğlan, ama yine de parası ile dağları ben yarattım havasında hiç görmedim. Sadece birazcık havai ve umursamaz. Kook ile geçirdiği zamanları hiçbir şeye değişmeyen ve hayali mutlu olmak olan benim şeker topağım. Ama ilişkileri Kook'tan ilk görüşte hoşlanan havalı ve kimseyi umursamıyan kızımız Hye Mi yüzünden sallanma ve kendilerini sorgulama noktasına geliyor.



Buradan sonrası spoiler, dizinin kısaca anlatımı ve benim görüşlerimi içerecektir. O yüzden spoiler yemek istemeyen kuşlarımı sevgiyle kucaklayarak derhal okumayı bırakmalarını öneriyorum, demedi demeyin canlar ben uyardım.



SPOİLER!!!





Kook neredeyse dünyaya gözünü açtığından beri Tae'nin yanındaymış. Düşmüş kaldırmış, ağlamış sarılmış, üzülmüş güldürmüş... Her acı ve tatlı anda yanında olup onu kanatları altına almış. Ama onun gözünde ilişkileri * Efendi-Köle* ilişkisinden ibaret. Daha ilk bölüm de bu sözleri Kook'un kendileri için ne kadar çok kullandığını ve Tae'nin nefret ettiğini görüyoruz. Kook kendini bildi bileli *efendi*sine aşık ama her şeyi içine yaşıyor. Tae kızlarla çıkıyor, onları çocuğun gözü önünde öpüyor, hatta dalkavuk gidip Hye Mi ile ilgilenmeyen Kook'u zorla kızın kollarına itekliyor... Dediğim gibi her şey Tae için oyundan ibaret, buna sonra çok pişman oluyor ya neyse, karakter gelişimi için biraz silkelenmesi fena olmadı. Kook'un her zayıf özelliğini ona karşı kullanıyor, yeri geldiğinde şakalar yapıp dalga geçmekten geri durmuyor.




 Kook'un kulaklarından etkilendiğini keşfedip onunla uğraşıyor, skinshipin dibine vuruyor, yerli yersiz sarılıyor, onu yıkamasını istiyor, geceleri ona sarılıp uyumak istiyor... Kısaca her türlü çocuğun sabrını sınıyor. Ama bu da taş değil ya Kook karşı koymaya başlıyor, 'beni kışkırtmayı bırak!' diye isyan ediyor ve vaktinin çoğunu Tae'yi aklından birazda olsa uzaklaştıran Hye Mi'ye ayırmaya başlıyor. İtiraf etmeliyim ki genel de dizilerde kızlara üzülmeyelim diye uyuz ve itici tipler yaparlar ancak ben Hye Mi'yi sevdim kendi halinde kasmayan havalı bir hatundu ancak yine de ona üzüldüm, gözümde hiç şansı olmadı ve o da bunun farkındaydı aslında...



Tae, çocuğun kendinden uzaklaşması ile gözlerini biraz gerçeklere açmaya başlıyor ve Kook'un eksikliği yüreğini acıtmaya başlıyor. 'Benim hep gölgem olması gerekirken kendi gölgesini oluşturmaya başladı ve uzaklaştı.' Aynen ilişkileri gittikçe uzaklaştı ve birbirlerini yıpratmaya başladılar. Tae anlam veremediği kıskançlığı ile ne yapacağını bilemedi, Kook ise biraz uzaklaşıp kafasını boşaltmaya çalıştı. Ve sonunda yaşadığı karmaşadan kendini koparamayan Tae okulun bahçesinde Kook'u öpmeye çalışırken çocuk buna izin vermedi, Tae ondan hoşlandığını itiraf etti, Hye Mi ile olmasından nefret ettiğini sadece onunla mutlu olmak istediğini söyledi. Ve Kook onu hala içimi acıtan bu sözlerle reddetti. 'Sen olmadan yaşayamayacağımı düşünüyorsun değil mi? Hayır ben sensiz yaşayabilirim, ama sen bensiz olamazsın. Hayatımdaki en mutlu anın ne zaman olduğunu biliyor musun? Senin 1 haftalığına Japonya'ya gittiğin zaman.' Dostum füze atsan bu kadar acıtmazdı. Kuzum Tae göz yaşları akarken bunca zaman ona katlanmak zorunda olduğu için üzgün olduğunu ve onu artık azat ettiğini söyleyerek yanından çeker gider ama öbür tarafta Kook'ta için için ağlıyordur. Onu anlamak çok kolay aslında. Onu hep annesi yerine koyduğunu ve aralarındaki ilişkinin bağımlılık olduğunu düşünüyor, efendi*köle ilişkilerini ve sosyal statülerini göz ardı edemiyor, Tae'nin babası zengin ve çok katı bir adam o yüzden çocuğun asla gönlünce onunla olmayacağını biliyor ve hepsinden önemlisi Tae'nin onunla oynadığını düşünüyor. Önceden demiştim Tae için her şey oyundan ibaret, hep böyle bir mizacı olmuş ama bu sefer ne kadar iten olsa da Kook bunu kabul edemiyor. 



O karmaşadan sonra Hye Mi'ye üzgün olduğunu ama Tae'yi sevdiğini söyler Kook, eve geldiğinde ise evin karmaşa içinde olduğunu fark eder. Tae'yi kaçırdıklarını düşünür. Ama sonra öğreniriz ki arkadaşlarından biri neredeyse onları öpüşürken görür ve çenesini tutamayarak Tae'nin babasının duymasına vesile olur. Tae için tek seçenek vardır o da İngiltere'ye gidip tüm bu olanlardan uzaklaşmak, Kook'u unutmak ve kendine sadece okuluna odaklanarak yeni bir hayat kurmak. Kook'u korumak için kabul eder , tek istediği ise son gecesini onunla geçirmektir...



Kook'ta onu sevdiğini itiraf eder ve kendi hayatını yaşamasını söyler ama Tae hayalinin mutlu olmak olduğunu ve hayatının en mutlu anının Kook'un yanında olması olduğunu söyler ve onu beklemesini ister. O gece birbirlerine sarılarak uyurlar ve Tae sabahında İngiltere'ye gider. Hye Mi restaurantlarına gelen yakışıklı oğlan ile flört etmeye başlar, Kook ise yıllardır haber almadığı Tae'yi beklemektedir. Ama beklediği insandan haber alamayınca Japonya'ya taşınmaya karar verir, valizini alıp uçağa binmeden soluklanmak için oturduğu parkta yanına bir adam gelir. 'Kaçmak istiyorsan benimle kaçmalıydın, bu bizim hayalimiz.' Ve finali ikisinin birbirini öpüp gülümsemesi ile noktalıyoruz.



Dizi başlamadan önce kafamdaki en büyük soru mutlu son olacak mı oldu. Malum Kore BL nacizane filmleri hep iç karartıcı, o yüzden herkes gibi bende hop oturup hop kalktım son bölüme kadar. Ama sonunda tam kore dizilerine yakışır alelacele bir mutlu son ile bitirdik. Hacı valla diziler hep böyle adamlar 1 saatlik 16 bölüm diziyi böyle bitirirken toplam 80 dk süren mini dramamız da öpte başının üstüne koy diyen varsa haklılar. Buna da şükür. Ve inanılmaz ama sonunda sadece değdirme olsa da öpücük aldık. En büyük şok bu, ben bir serçe parmak sözü ya da el çakma beklemiştim (İnce ayrıntıyı sadece gerçek BL severler aldı şu an dkjrkjfrh). Dizi çok tatlı, tadı damağınızda bırakan ama şeker mi şeker, gözünüzün yakışıklı çocuklarımıza doyacağı, kasmayan ve sizi sarmalayacak gayet hoş bir diziydi. Herkese tavsiyemdir, kaçırmayın.



Son olarak bir de bir idol macerası yaşayan ve normlara rağmen ilk oyunculuğunu burada yapan Han Gi Chan'a alkışlarımı ve tebriklerimi yolluyorum. Oyunculuğu da bence gayet iyiydi bravo tatlı çocuk. Jang Eui Su sende seviliyorsun. Bu tatlı hikaye için emeği geçen herkese teşekkürler.

Dizinin OST'u da bence şahaneydi, göz atın derim!



Umarım K Drama'ya BL dalında atılan bu adım daha nicesinin elçisi olur.

Puanım : 8/10.

Sevgiyle kalın.

Bir sonraki dizimizde görüşmek üzere.

İstediğiniz dizi varsa söyleyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

I PROMISED YOU the MOON (Thai-2021)

Herkese merhaba! Uzun zaman oldu, herkesin keyifler iyi mi? Umarım iyidir, çünkü muhtemelen bu yazıyı okurken canınız sıkılacak ya da atlatt...